Laik Devlette Promosyon Tartışmaları
| |
https://www.hayrettinkaraman.net/
Bu
siteden alınmış Promosyon Ve Kredi Çekme Fetvaları
Soru-(487)
Banka promosyonunu almanın dini hükmü
Banka
promosyonunu almanın dini hükmü
Bir
zaruret bulunmadıkça faizci bankaya para yatırmak, oradan faiz almak veya
promosyon almak caiz değildir.
Kurum
banka ile anlaşıyor, banka maaşlarınızla fazicilik yapıyor, bu faizin birazını
da kuruma veya size, para veya eşya olarak veriyor.
1.
Mümkünse kurum, faizci banka ile değil de faizsiz banka ile anlaşma yapmalıdır.
2.
Maaş alanlar da faziden gelen fazlalığı almamalı, alırsa ve geçimliği de varsa
yoksullara vermelidir.
Bankaların verdiği
promosyon…24.04.2008
Faizci
bankalar, maaşların buralardan alınması karşılığında hem maaş alanlara hem de
bağlı bulundukları kuruma malzeme, alet ve para şeklinde promosyonlar
veriyorlar. Bu promosyonların helal olup olmadığına dair yoğun sorulara bir
yazıda cevap vermiştim. Cevap iyi anlaşılamamış olmalı ki, sorular ve cevaba
itirazlar devam etti.
Bazı
çalışanlar "Biz bu konuda hür değiliz, kurum bize sormadan faizci banka
ile anlaşıyor, biz ne yapalım" diyorlar.
Böyle
bir durum varsa maaşın, bankada bekletilmeden ilk imkanda alınması gerekir ki,
bankada kalıp onunla daha fazla faizcilik yapılmasın. Buna rağmen banka maaş
alana da bir miktar para veya hediye vermişse onun da -alan yoksul değilse-
yoksullara verilmesi gerekir.
Bu hükmün
dayanağı nedir?
Bilindiği
gibi İslam faizin azını ve çoğunu ve bu arada faizli işlem ve akitleri haram
kılmıştır.
Bir
grup memurun veya çalışanın maaşları faizci bir bankaya yatırıldığı zaman bu
banka o parayı -çekilmediği sürece- sisteme sokmakta ve faizli işlemler yaparak
para kazanmaktadır. Kazanılan faiz gelirinin bir kısmı bankaya kalmakta, bir
kısmını da banka kurumlara ve memurlara vermektedir.
Bu
arada çalışanların ayaklarını bankalara alıştırmayı da hedeflemek söz
konusudur.
Maaşlar
faizci bankalardan alındığı takdirde iki sakınca doğuyor:
1.Bankaya
paranızla faizcilik yapma imkânı vermiş oluyorsunuz.
2.
Gelirinin çok büyük bir bölümü faizden olan bir kurumdan hediye kabul etmiş
oluyorsunuz. Aslında bu hediyenin de oraya yatırılan maaşlarınızın faizle
işletilmesinden elde edildiğini yukarıda ifade etmiştim.
Bu
durumda ne yapalım:
Mümkünse
maaşlarımızı faizli işlem yapmayan katılım bankalarına yatırıp oradan çekelim.
Bunun
mümkün olmadığı yerlerde ve şartlarda ise verilen promosyonları alalım ama
-yoksul değilsek- bunu yoksullara verelim.
Bazı
okuyucularım, katılım bankalarının da faize bulaştığını, faizli kredi verdiğini
ifade ediyorlar.
Bu
konuda uzunca bir mektup almıştım, ilk fırsatta orada geçen tenkitleri de
vererek katılım bankalarının işlemlerini, bu işlemlerin faizle ilgisini
açıklayacağım.
24.04.2008
**
Bankaların
promosyonu
Türk yargısı ile laikçilerin laiklik
anlayışına göre dinin insan hayatındaki tek yeri kişilerin vicdanlarıdır.
"Peki
bu vicdandaki din nasıl olur da vicdan sahibinin karar ve eylemlerini
etkilemez?" diye sorarsanız ona da şu cevabı veriyorlar: "İnanç ve
ibadetlerinde serbest olurlar."
"Peki
ibadetlerini, gerektiği için her yerde yapabilirler mi?" derseniz
cevapları şudur: "Hayır, her yerde yapamazlar, kamusal ve cami dışındaki
kamuya açık yerlerde olmaz, evlerinde ve camilerde olur..."
"Bu
anlayışın Cumhuriyet tarihi boyunca uygulama ile alakası nedir?" sorusuna
onların cevabı olamaz; çünkü onlar halkın içinde değil,
"üstünde"dirler.
Bana
sorarsanız cevabım şudur: Müslümanların önemli bi kısmı, mecbur olmadıkları
sürece laik cumhuriyet kanunlarına değil, inandıkları dinin kanunlarına uyarak
yaşamışlardır, yaşamaktadırlar. Bu da laikliğe aykırı değildir; çünkü kimse
buna zorlanmamaktadır.
Bu
gerçeğin bir örneği son günlerde aldığım -bankaların promosyonlarıyla ilgili-
yüzlerce mektuptur. Bu mektuplardan birini ve ona verdiğim cevabı
okuyucularımla paylaşmak isterim:
"Selamun
aleyküm hocam.
Vaktinizi
almak istemiyorum... Bildiğiniz gibi maaşlarımızı aldığımız bankaların sözleşme
gereği, kurumlara ayırdıkları promosyon paralar, kurum çalışanlarına
dağıtılıyor. Ben bu parayı kullandım. Daha sonra faizli para olduğu için helal
olmadığını duydum. Biraz daha araştırdım, çelişkili cevaplar aldım. Bunun hükmü
nedir?
Diğer
bir konu, raporlu veya yıllık izinde olduğumuz zamanlarda maaşımızdan ve
performans ödemelerinden normalde kesinti yapılıyor. Bu kesinti herhangi bir sebeple
olmamışsa ve bize tam ödeme yapılmışsa bu para haram mıdır? Yorumlarınızı
alabilirsem sevinirim. Allah'a emanet olun."
Cevap:
1.
Faizcilik yaparak para kazanan bankalara mecbur olmadıkça para yatırmak caiz
değildir. Çünkü bu bankalar, mesela maaşlarınız onlara yatırıldığında, orada
kaldığı sürece, sizin paralarınızla faizcilik yapar ve bundan para kazanırlar.
Promosyon adıyla size verdikleri de bu faiz gelirinin küçük bir kısmıdır. Bu
sebeple haram-helal kaygısı taşıyan Müslümanların maaşlarını, faizcilik
yapmayan bankalara yatırmaları gerekir.
2.
İslam'a göre Müslümanlar, karşılarındaki kim olursa olsun yaptıkları
sözleşmelere uymak zorundırlar. Müslümanın muhatap olduğu laik bir devlet de
olsa, ondan memuriyet kabul etmiş iseniz, ileri sürdüğü şartları da kabul
etmişsiniz demektir. Bu şartlar arasında, "Şu durumlarda kesinti
yapılır, şu durumlarda yapılmaz" şeklinde bir şart varsa ona uymak
zorunludur ve bu sözleşmeye göre kesinti yapılması gerekirken yanlışlıkla
yapılmamış olursa bunu alıp yemek yerine, ilgili mercie bilgi vererek parayı
iade etmek gerekir. İade edilmezse "kul hakkı" yenmiş olur.
03.04.2008
***
Faizci Bankaların
Promosyonları
Bir WhatsApp grubunda konu ile ilgili olarak tanınmış hocaların söyledikleri
şöyle aktarılmıştı:
Nureddin Yıldız:
“Banka
promosyonları, direkt faiz değildir. Faiz şartları ona uymuyor ama soframıza
gelebilecek bir helallikte olduğunu da zannetmiyorum.”
(Mahmud Efendi Cemaati Hocalarından ) Mehmet Talu:
“Kişi için bu promosyon bir faiz olmadığı
için alabilir ve dilediği şekilde tasarruf edebilir. Fakat şunu da belirtelim
ki, bu fazla ödemelere ihtiyaç duymayan kardeşlerimizin bunu kullanmayıp fakir
kimselere ve yardım kuruluşlarına vermeleri daha münasiptir. Çünkü bu
ödemelerin tek nemalandırma kaynağı, faizdir. Bu durumda bu fazlalıklar kesin
olarak faiz olmasa da faiz şüphesi taşımaktadır.”
Cübbeli Ahmet Mahmud Ünlü:
“Kesinlikle
alın, bankaya bırakmayın, geçiminizi sağlamakta zorlanıyorsanız siz kullanın,
eğer ihtiyacınız yoksa ihtiyaç sahibi fakirlere dağıtın…”.
İhsan Şenocak:
“Sistem
belli bankalarla anlaşmayı şart koşuyor. Bu para faiz hükmündedir. Bu para
alınacak çünkü alınmazsa faizci sisteme katkı sağlanmış olunur. Fakat
alındıktan sonra kendi ihtiyaçlarınız için kullanmayın. Bu para ancak kamu
yararına harcanabilir. Fakirlere de verilmemelidir.”
Halil Günenç:
“Promosyon
denen bir şey vardır. Vatandaş parasını hangi bankaya verirse onlara promosyon
veriyorlar, yine onu alacaksın ama fakirlere vereceksin. Yiyemezsin çünkü o
para faizdir. ‘El malü’l-habis, sebilühü et-tasadduk’ devletten gelse ayrı.”
Orhan Çeker:
“Banka
promosyonlarını bankanın hediyesi sayıyoruz. Bankanın hediyesi olan bir parayı
da yenmeyen, içilmeyen, giyilmeyen bir yere sarf edin diyoruz.”
Faruk Beşer:
“Promosyonları soruyorlar. Emeklilerin durumu iyi değil, ama bu para peşin
verilmiş bir faizdir. Alınacak, ama bir fakire verilecek.”
[Hayrettin
Karaman ]Benim söylediğimi de şöyle aktarmışlar:
“Mümkünse
maaşlarımızı faizli işlem yapmayan katılım bankalarına yatırıp oradan çekelim.
Bunun mümkün olmadığı yerlerde ve şartlarda ise verilen promosyonları alalım
ama -yoksul değilsek- bunu yoksullara verelim.”
Benimki
doğru aktarıldığına göre diğerlerinin de öyle olduğuna inanıyorum.
DiyanetTV’de Hüseyin Kayapınar Hoca’nın cevabını dinledim, o da en azından faiz
şüphesi bulunduğu için ihtiyaç içinde olmayanların bu promosyonu alıp
yoksullara vermeleri gerektiğini söylüyor.
Benim, faizci bankaların verdikleri
promosyonun faiz olduğunda şüphem yoktur.
Bir
yerde çalışan kişi, maaş ve ücretini hak ettiği andan itibaren bu para onun
mülküdür ve işverenin elinde emanettir. Çalışan emekli ise maaşını nereden
almak istediğini devlet ona soruyor ve oraya gönderiyor. Emekli değilse
çalıştığı kurum, çalışanlara vekâleten, onların mülkü olan maaşlarını nereden
alacaklarını belirliyor. Eğer kurum, faizci bir banka ile anlaşmış ise
çalışanların malı/parası o bankaya geliyor, çalışanların kahir çoğunluğu o gece
saat onikiyi bir saniye geçe maaş ve ücretlerini almıyorlar, bu paralar
bankalarda emanet desek bankanın ondan faiz kazanamaması (parayı kullanma
imkanının olmaması) gerekir, banka bu paraları faize koyuyor, kullanıyor, şu
halde kendine ödünç verilmiş (cari hesap) kabul ediyor, bundan daha fazla
kazandığı için daha azını para sahiplerine promosyon adıyla veriyor. Promosyonu
hediye kabul etseniz bile paranızı meşru yerde kullanan bir kimsenin dahi size
bu para yüzünden hediye vermesi caiz değildir, burada ise hem meşru olmayan
yerde (faizcilikte) kullanıyor, hem de bu yüzden sahibine hediye veriyor.
Dediğim gibi, bu paralar alınacak ve
buna, temel ihtiyaçları bakımından muhtaç olanlar kullanacaklar, bu seviyede
muhtaç olmayanlar, Halil Hoca’nın ve diğerlerinin dediği gibi yoksullara
verecekler.
14.12.2018
Promosyon ve kumar
Hocam
marketler çekiliş kuponu veriyorlar, insanlar araba vs. çıkması için o
kuponları alıyorlar, buna haram demiyoruz, oysa milli piyango gibi şeylere
haram diyoruz; aradaki fark nedir?
Cevap:
Bir
ticaret veya zenaat ile meşgul olan kimse müşterilerini arttırmak için onlar
arasında kur'a çekerek veya belli bir miktarda alım yapanlar, iş verenleri
tespit ve tercih ederek hediyeler verebilir, bir şeyler bağışlayabilir; bunda
sakınca yoktur. Piyango ve benzerleri böyle değildir. Piyango idaresi başka bir
iş yaparak ve o işten kazandığının bir kısmını ayırarak müşterilerine
dağıtmıyor (hibe etmiyor, bağışlamıyor); bilet alanların paralarını topluyor,
çekiliş yaparak (bir nevi kur'a çekerek) onların bir kısmına veriyor, kendisi
de büyük bir pay alıyor. Bilet alanlar verdikleri para karşılığında bir mal
veya hizmet almıyorlar, parayı idareye veya bileti kazananlara da
bağışlamıyorlar; bilet alanın amacı az verip çok kazanmaktır. Kazanma yolu
da kumardır; yani birçok kişinin parasını bir araya getirip, her biri büyük pay
kendinin olsun diye beklerken içlerinden birkaçına (kurayı, çekilişi
kazananlara) vermekten ibarettir. Üç beş kişinin ortaya birer milyon lira koyup
zar atarak, kâğıt çekerek, atlar koşturarak...hangisininki kazanırsa parayı
alması ile piyango vb. arasında bir fark yoktur. Dükkandan, marketten alış
veriş yapan verdiği paranın karşılığı olan malı veya hizmeti almaktadır, market
sahibinin verdiği armağan ise onun kendi kazancından ayırıp verdiği bir
bağıştır. Kumar oynayan (bilet alan, totoya, lotoya para yatıran) bu para
karşılığında idareden bir mal almaz, toplanan paradan -verdiğine nisbetle daha
fazla olan miktarı- kazanmak ister; kazandığı da diğer bilet alanların,
kazanmak isteyenlerin, oyuna/çekilişe katılanların paralarıdır. İdarenin
dince kumar sayılan bu işlemden kazandığı paranın bir kısmını veya tamamını
kamu yararına, hayır ve hasenâta harcaması yapılan şeyi meşrulaştırmaz, helal
hale getirmez. Haram sayılan yoldan kazanılan diğer paralar da böyledir;
onları iyi yerlerde harcamak yapılan işi meşrulaştırmaz; mesela elde etme yolu
hırsızlık ise bunu hırsızlık olmaktan çıkarmaz, hükmünü değiştirmez.
**
Soru-(507) Borç ödemede bankanın aracılığı
Soru:
Toki, Halk bankası aracılığı ile
Kayabaşında konut satıyor. Satış işleminde Halk Bankasını parayı toplamak için
aracı kullanması faize girer mi? Para toplama işini bankanın yapması bunu faiz
yapar mı? Aynı şekilde parayı toki banka olmadan toplasa, ne farkı var?
Cevap:
Meşru bir alım-satımın parasını bir
bankanın alıp sahibine ödemesinde (ödemede bankanın aracılık yapmasında) bir
sakınca yoktur.
Soru:
"Ev asli ihtiyaç olduğundan, ev
edinmek için başka çare yoksa, hale uygun bir tek ev için bankadan kredi
alınabilir" diyorsunuz. Peki bunun sınırı nedir? Hayatı boyunca bir evin
parasını biriktiremeyecek durumda olmak mı gerekiyor? 60 bin liraya evler var
İstanbul'da. O zaman bu ruhsata çok az insan girebilir. Şu anki şartlarda
sadece asgari ücret alanlar belki bu ruhsata girer.
Cevap:
İhtiyaç sosyal ve kültürel duruma göre
değişir. Kimine altmış kimine 150 bin liralık ev ihtiyaçtır. Parayı makul bir
sürede biriktiremeyen, böyle bir imkanı olmayan herkes bu çerçeveye girer. Ömür
boyu biriktirilen para ile ev alınırsa burada alan ne zaman oturacak?
Soru-(395) Havâic-i asliye ve kredi ile geniş ev almak
Soru:
Şu an TOKİ (Toplu Konut İdaresi Kurumu)
ile Albayraklar AŞ nin Küçükçekmece –Halkalı bölgesinde yapmayı kararlaştırdığı
siteden bir daire almayı tasarlıyoruz. Paramız yetmediğinden ve leasing
sistemiyle almak konusunda da tereddütlerimiz olduğundan şu ana kadar ev, arsa
ve dükkân alamadık.
Dünyaya Allah rızasını tahsil için
geldiğimizi düşünerek dünyada mekân için ahirette imanı kaybetmeme
telaşındayız. Bu sebeple işin ehli olarak sizinle istişare etme ihtiyacı
duyduk. Yoğunluğunuz içinde suallerimize cevap verme lütfûnda bulunursanız
seviniriz.
Almak istediğimiz evin bedelinin ancak
dörtte biri kadar nakit paramız var. Gerisini İslami olduğu söylenen ve kabul
edilen finans kurumlarından temin etme durumundayız. Satıcı firmaya durum izah
edildiğinde "bakiye için bir banka ile anlaşıldığını ve kredi çıkması
durumunda evin tapusunu hemen vereceklerini" söylediler.
Bu durumda finans kurumuna gittiğimizde
kendilerinin de bu parayı karşılayabileceklerini, ancak dairenin bedelinin % 25
inin kendilerine peşin olarak yatırılması gerektiğini, asla satıcı firmaya
yatırılmaması gerektiğini, aksi takdirde aldıkları fetvaya uymayacağını beyan
ettiler.
İkisi de satıcısı olmadıkları ve bizim
tesbit edip kendilerine gösterdiğimiz bir evi satın alabilmemiz için para
verecekler. Yani iş aynı, sadece kurumlar ve işin adı değişik. Bunu
sorduğumuzda hamasi söylemler, dini duyguları gıdıklayıcı laflar, "falanca
müftü aldı" size ne oluyor gibi sözlerle bizi iknaya çalıştılar. Yazılı
bir fetvaları olup olmadığını sorduğumuzda bir stajyer memurun kaleminden
çıkmış bir metin gönderdiler ve bu da bizi ikna etmeye yetmedi.
Biriktirdiğimiz para küçük bir ev almaya
yeter ama çocuk sayısı ve sosyal statü itibariyle çok odalı, geniş ve
oturabileceğimiz bir daire istiyoruz. Böyle bir daire havâic-i asliyeden
sayılır mı? Finans kurumundan alınacak para veya peşinat dışında ödenecek
taksitlerin İslamiyet'e uygunluğu tartışılırken geniş ev alımı fetvaya uyar mı?
Ayrıca her ne kadar ortada bir arsa, bir
sözleşme varsa da bir daire, apartman yok. Bazıları finans kurumundan böyle bir
işlem yapmak için gayrimenkulün mevcut olması gerektiği söylüyor.
Cevap:
Ortada yapılmış bir ev bulunmadığı halde
proje üzerinden ev vb. almak caizidir.
Finans kurumları (yeni adları ile katılım
bankaları) istediğiniz malı (ev, dükkan, emtia...) peşin parasını ödeyerek
satın alıyorlar ve müşteriye vade farkıyla satıyorlar. Bunu da müşteri ile
yaptıkları yazılı "banka adına satın alma" vekaleti ve diğer sözleşmelere
dayalı olarak yapıyorlar. Tabii bu da caizdir.
Katılım
bankasına gelmeden önce evi satın alırsanız (akdi yaparsanız) ev sizin, borç
sizin olur, bankaya "Filan evi alıp bana satın" diyemezsiniz. Ama
önce bankaya gelir, filan evi size vakeleten satın alayım, parasını siz ödeyin,
ben de sizden vadeli olarak satın alayım" der, bunun sözleşmesini yapar,
sonra evi alma teşebbüsünde bulunursanız sakınca kalmaz.
« Prev Post
Next Post »