Bir Karar Verin Promosyon Helal mi değil mi
| |
dini araştırmalar dergisi
Turkish Journal of Religious Studies
cilt / volume: 18 • sayı /
issue: 2 • kış / winter 2018
Bankaların Memur, İşçi
ve Emeklilere Verdiği Maaş Promosyonlarının Fıkhî Durumu
Dr. Öğr. Üyesi, Mersin Üniversitesi
İslami İlimler Fakültesi
Temel
İslam Bilimleri Bölümü Fıkıh Anabilim Dalı
mzuyanik@hotmail.com | https://orcid.org/0000-0002-8388-853X
Geliş Tarihi/ Received:
11.09.2018 • Yayına Kabul Tarihi /Accepted: 20.12.2018
Öz
İslam dini, faizi
yasaklamış ve haram kılmıştır. Aynı şekilde faizli işlemleri de yasaklamıştır.
Çağdaş finansal sistemin önemli aracı kuramlarından biri bankadır.
Konvansiyonel bankalar, yaptıkları iş ve işlemlerde kendilerini cari hukuk ile
sınırlandırırlar ancak dini açıdan iş ve işlemleri değerlendirmezler.
Günümüzde memur, işçi ve
emekliler maaşlarını banka üzerinden almaktadırlar. Bankalar, yapılan yasal
düzenlemeye istinaden son yıllarda maaş sahibi olan memur, işçi ve emeklilere
maaşlarının kendilerine yatırılması karşılığında promosyon vermektedir.
Bankaların memur, işçi ve
emeklilere verdiği promosyon güncel ve tartışmalı bir mesele olduğu için
günümüz fıkıhçıları konuyu ele almış ve farklı görüşler öne sürmüşlerdir. Ancak
güncel bir mesele olduğu için bu konuda şu ana kadar görebildiğimiz kadarıyla
detaylı bir çalışma yapılmamıştır.
Bu makalemizde,
bankaların verdiği promosyonun fıkhi durumunu ve fıkıhçıların bu konudaki
görüşlerini ele alacağız.
Anahtar Kelimeler: İslam
Hukuku, Faiz, Banka, Promosyon, Maaş.
The Position of Salary
Promotions Provided to Civil Servants, Laborers and Pensioners by Banks in
Terms ofIslamic Jurisprudence
The religion of Islam
prohibited interest for people and deemed it haram. It also prohibited acts and
contracts that are carried out with interest. Banks are some of the significant
intermediary institutions of the contemporary financial system. Conventional
banks are restricted in their activities by existing law, but they cannot
assessjobs and operations in a religious sense.
Today's civil servants,
laborers and pensioners receive their salaries from banks. In line with the
legal regulations in recent years, banks provide civil servants, laborers and
pensioners with promotional offers in the case that their salaries are
deposited in their branches. As the promotions provided to these people from
banks are a current and debated issue, today's scholars of Islamic
jurisprudence have discussed the topic and provided a set of views. However, as
it is a contemporary issue, to the best of our knowledge, no detailed study has
been conducted on it yet. In this article, we will discuss the position of
these promotions provided by banks in terms of Islamic jurisprudence and the
views of scholars of Islamic jurisprudence on this issue. Keywords: Islamic
Law, Interest, Bank, Promotion, Salary.
Atıf/ Cite as
Uyanık, Memet Zeki.
“Bankaların Memur, İşçi ve Emeklilere Verdiği Maaş Promosyonlarının Fıkhî
Durumu”. Marife 18/2 (2018): 633-650.
https://doi.org/10.33420/marife.458906.
Asrımızda gerek kurumsal gerekse bireysel
birçok finansal iş ve işlem bankalar üzerinden yapılmaktadır. Aynı şekilde
yasal bazı zorunluluklar sebebiyle memur, işçi ve emeklilerin maaşları da
bankalar üzerinden ödenmektedir.
Faizle para
alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo, işlemleri yapan, kasalarında para, değerli
belge, eşya saklayan ve bunun dışındaki diğer ekonomik etkinliklerde bulunan
bankalar1 kendilerine yatırılan memur, işçi ve emeklilerin maaş
paralarını sisteme sokarak para kazanmaktadır. Kazanılan bu paranın büyük bir
kısmı bankaya kalmaktadır. Fakat yapılan kanuni düzenleme ile bankalar, maaş
sahibi memur, işçi ve emeklilere maaşları dışında promosyon adı altında bir
ödemede bulunmaktadır. Bu ödemenin temeli, kendisine yatırılan yüklü miktardaki
maaş paralarından belli bir süre yararlanma düşüncesidir.
Banka, geleneksel olarak para alırken
uyguladığı fiyat (faiz) ile satarken uyguladığı fiyat (faiz) arasındaki fark,
kârının temelini ve çoğunluğunu oluşturmaktadır. Ancak modern bankacılıkta faiz
dışı gelirler de önemli bir gelir kalemi oluşturmakta ve önemi gittikçe
artmaktadır.2 Bankanın gelirinin çoğunun haramdan olması memur, işçi
ve emeklilere verilen promosyonun meşruluğunu tartışılır hale getirmektedir.
Bu bağlamda maaş dışında yapılan bu ödemenin
İslam hukuku açısından hükmü güncel bir mesele olduğu için konu fıkıh uzmanları
tarafından tartışılmakta ve farklı görüşler ileri sürülmektedir. Ancak maaş
promosyonunun İslam hukuku açısından hükmünü ortaya koyabilmek için öncelikle
bankanın verdiği maaş promosyonu nedir? Banka, maaş sahiplerine promosyonu
niçin ve hangi gelirinden vermektedir? sorularını cevaplandırmak gerekir.
Fransızca bir kelime olan promosyonun Türkçe
kelime karşılığı özendirmedir. Özendirme ise; genel olarak, bir malı geniş
kitlelere tanıtmak ve o malın sürümünü sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar
şeklinde tanımlanmaktadır.3
Bankacılık sektöründe promosyon; bankaların,
ürün ve hizmetlerini tanıtmak ve kullandırmak amacıyla kurumlara yaptıkları
kazandırmalardır.4
Maaş Promosyonu ise, memur, işçi ve emeklilere
yatırılan maaş dışında bankanın maaş sahiplerine yaptığı fazla ödemedir.5
1
Mehmet, Yazıcı, Bankacılığa Giriş (İstanbul: Beta
Basım Yayım, 2015), 2.
2
Yazıcı, Bankacılığa Giriş, 2.
3
Türk Dil Kurumu, “Promosyon”, erişim: 10 Eylül 2018, www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_ gts&arama=gts&guid=TDK.GTY.5b466f806e1657.62500114.
4
Ömer Elmas, “Bankacılık Kanunu Açısından Bağış ve Yardımlar
ile Promosyonlara İlişkin
Değerlendirme”,
Bankacılar Dergisi 63 (2007):
44; Gülnihal Tarhan, “Bankacılık Hizmetlerinde
Promosyon Uygulamaları ve
Muhasebesi" (Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul Üniversitesi, 2010), 35.
5
Elmas, “Bankacılık Kanunu Açısından Bağış ve Yardımlar ile
Promosyonlara İlişkin Değerlendirme”, 44; Servet Bayındır, “Kredi
Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî Durumuna İlişkin
Başbakanlığın 20 Temmuz 2007 tarih ve 2007/21
sayılı Genelgesi ile birlikte kamu görevlilerine maaşlarının yanında bir de
promosyon adı altında bir ödeme yapılması karara bağlanmıştır.
20/07/2007 tarihli ve 26588 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan Başbakanlığın 20 Temmuz 2007 tarih ve 2007/21 sayılı
Genelgesinin 4. maddesinde bankanın verdiği maaş promosyon miktarının tamamı
personele dağıtılması genel ilke olarak benimsenmiştir. Ancak bununla birlikte
toplam miktarın üçte birini geçmemek üzere Komisyonca belirlenecek tutar, birim
personelinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılması karar bağlanmıştır.
20/07/2007 tarihli ve 26588 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 2007/21 nolu Başbakanlık Genelgesinin 4. maddesi, daha
sonra 10/08/2010 tarihli ve 27668 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2010/17 nolu
Başbakanlık Genelgesi ile değiştirilerek, “Banka tarafından verilecek promosyon
miktarının tamamı personele dağıtılacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu genelgeler ile, kamu görevlilerine promosyon
hakkı tanınmış, bunun yanında daha önceleri bir kısmı birim personelinin
ihtiyaçları doğrultusunda kullanılması karara bağlanan promosyonun hepsi maaş
sahiplerine dağıtılması şeklinde düzenlenmiştir.
2007/21 sayılı Genelge ile kamuda görev yapan
görevlilerin promosyon adı altında bir ödeme almasının hukuki dayanağı
oluşturulmuştu. Fakat bu genelgede “emekli” ibaresi geçmediği için emeklilere
promosyon hakkı tanınmamıştı.
14/02/2017 tarihinde yapılan düzenleme ile
emeklilere de maaş promosyonu hakkı tanınmıştır. Yapılan kanuni düzenleme ile
birlikte emekli ikramiyelerinin ve Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamında
Gelir/Aylık Alanlara Promosyon Ödenmesine İlişkin Protokol 14/02/2017 tarihinde
Sosyal Güvenlik Kurumu ile 14 banka ve PTT arasında imzalanıp yürürlüğe
girmiştir.
Gelinen noktada yapılan kanuni düzenlemelerle
kamu görevlilerine ve emeklilere maaş promosyon hakkı tanınmıştır. Ancak özel
sektörde çalışanlarla ilgili olarak şu an itibari ile bir kanuni düzenleme
bulunmamaktadır. Zorunlu bir kanuni düzenleme bulunmadığından özel sektörde
çalışanların maaş promosyonu alması işletme sahibinin inisiyatifinde
bulunmaktadır.
Bankanın verdiği bu maaş promosyonları ile
ilgili olarak yukarıda da geçtiği gibi çeşitli tarihlerde genelgeler
yayımlanmış, bu genelgelerle bir yandan promosyonların oran ve ödeme şeklinde
takip edilecek esas ve usuller belirlenirken, diğer taraftan çalışanlara
promosyon yansıtılması bankalar için zorunlu hale getirilmiştir. Ancak
çalışanların bu paraların ödenmesi noktasında, amirleri aracılığıyla muhtemel
bankalardan birini seçme dışında, başka müdahale yetkileri yoktur.6
Zira kurumlar, maaş promosyonu ile ilgili olarak çalışacakları
^
Değerlendirmeler”, Güncel
Dini Meseleler İstişare Toplantısı-III Afyonkarahisar 2010 (Ankara: Diyanet
İşleri Başkanlığı Yayınları, 2013), 59.
6
Bayındır, “Kredi Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî
Durumuna İlişkin Değerlendirmeler”, 59.
bankayı tespit etmek adına bir ihale açmakta,
bu ihale neticesinde personeline en çok bedeli veren banka ile bir maaş
promosyon protokolü imzalamaktadır.7
Emekliler için de, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun
protokol imzaladığı kurumlardan birini tercih etme zorunluluğu vardır. Ancak
emeklilerin çalışanlardan farklı olarak aralarında PTT ve katılım bankalarının
da bulunduğu protokol imzalanmış 14 kurumdan birini tercih etme imkanı
bulunmaktadır.
Bankalar, bu promosyonu maaşların kendilerine
yatırılması karşılığında vermektedir. Bankanın verdiği bu maaş promosyonun
temeli, bankanın kendisine yatırılan yüklü miktardaki maaş paralarından belli
bir süre yararlanma düşüncesidir.8 Çünkü kurumla yapılan maaş
promosyonu anlaşması gereği kurum en az 2 iş gününden önce maaşı bankaya
yatırmak zorundadır. Ancak maaş 2 gün önceden bankaya yatırılmakla birlikte
maaşın sahibi maaşı on beşinden önce alamamaktadır. Kurumun bankaya yatırdığı
para maaş günü gelene kadar devletindir. Memur istese de bu parayı on beşinden
önce günü gelmeden bankadan çekemez.
Faizle iş ve işlem yapan bankalar kendilerine
yatırılan maaş paralarını bu 2 günlük süreçte sisteme sokarak para
kazanmaktadır. Kazanılan bu para da bankaya kalmaktadır. Ancak banka da bu
kazancına karşılık anlaşma gereği maaş sahiplerine promosyon adı altında bir
meblağ ödemektedir. Banka, bu promosyon ödemesini gelirinden yapmaktadır.9
Maaş promosyonu güncel bir mesele olduğundan
hükmü İslam hukukçuları arasında tartışılmaktadır. Ancak maaş promosyonunun
hükmünü ortaya koyabilmek için öncelikle bankanın verdiği bu paranın hukuki
niteliği üzerinde durmak gerekir. Bu bağlamda maaş promosyonu faiz ve hibe ile
ilgili olduğundan İslam hukuku açısından faiz ve hibe kavramlarını ele almak
gerekir. Bundan dolayı bu kavramları konumuzla ilgisi olduğu kadarıyla
detaylara girmeden irdeleyeceğiz.
Sözlükte artmak, çoğalmak, yükselmek,
fazlalaşmak anlamlarına gelen10 “faiz”, ıstılahta, “Borç verilen bir
parayı veya malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla geri almak,
yahut borç ilişkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade
tanıyıp bu süreye karşılık onu fazlalıkla geri almak”11 şeklinde
7
Elmas, “Bankacılık Kanunu Açısından Bağış ve Yardımlar ile
Promosyonlara İlişkin Değerlendirme”, 44.
8
Elmas, “Bankacılık Kanunu Açısından Bağış ve Yardımlar ile
Promosyonlara İlişkin Değerlendirme”, 44; Hayrettin Karaman, “Bankaların
Verdiği Promosyon”, erişim: 10 Eylül 2018, http://www.hayrettinkaraman.net/makale/0263.htm;
Bayındır, “Kredi Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî Durumuna
İlişkin Değerlendirmeler, 59.
9
Karaman, “Bankaların verdiği promosyon”.
10
Halîl b. Ahmed, Kitâbü’l- ayn, “rbe” (Beyrut: Dâr ve
Mektebetu’l-hilâl, ty.), VIII:283; İsmail Özsoy, “Faiz”, Türkiye Diyanet
Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 12: 110.
11
Şemsü’l-Eimme Ebu Bekr Muhammed b. Ahmed es-Serahsî, el-Mebsût
(Beyrut: Darü’l-kütübi’l- ilmiyye, 2001), 12: 127; Alaüddin Ebû Bekir b. Mes’ûd
el-Hanefi Kasânî, Bedaiu's-sanaifi tertibi'ş-şerai (Beyrut:
Dâru’l-kütübi’l-’ilmiyye, 2003), 7: 46; Şemsüddin el-Hatib Muhammed b. Ahmed
el-Kahiri
tanımlanmakta ve “ribâ” kelimesi ile aynı
manada kullanılmaktadır.12 İslam dini, Kur’an ve Sünnetle faizi veya
eş anlamda kullanılan ribâyı yasaklayarak haram kılmıştır.13
Kur’an-ı Kerim’de, farklı üslup ve anlatım
tarzlarıyla faiz/ribâ yasağından bahsedilmektedir. Faizin yasak ve haram
olduğunu haber veren söz konusu ayetlerin bazıları şunlardır:
“Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak
faiz yemeyin. Allah’tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Al-i-İmran 3/130)
“Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı
kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir”
demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır.
Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, artık önceden
aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. Kim tekrar (faize) dönerse, işte
onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.” (Bakara 2/275)
Bu naslarda görüldüğü gibi Kur’an, kesin bir ifade ile
faizi/ribâyı
yasaklayarak haram kılmaktadır.
Kur’an’ın koyduğu faiz yasağı ilkesi ve
uygulaması Sünnet tarafından açıklanmış ve Kur’an’ın değinmediği bazı işlemleri
de faiz olarak nitelendirmiş ve yasaklamıştır. Hz. Peygamberin faiz/ribâ yasağı
ve uygulaması ile ilgili bazı hadis-i şeriflerini şöyle zikredebiliriz:
“Cahiliye devrinden kalma faizin hepsi
kaldırılmıştır. Kaldırdığım faizin ilki, amcam Abbas b. Abdilmuttalib’in
faizidir.”14
“Helâk edici şu yedi şeyden kaçınınız; Allah’a
şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı
yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak.”15
“Resûlullah, faiz yiyene, yedirene, yazana ve
buna şahitlik eden kimseye lânet etti ve hepsi (günahta) eşittir”16
buyurdu.
Şirbînî, Muğnî'l-muhtâc
(Kahire: Dâru’l-hadis, 2006), 2: 444; Muhammed Emin Alauddin İbn Âbidîn, Reddu’l-muhtar
(Beyrut: Darü’l-kütübi’l-ilmiyye, 2003), 7: 398; Özsoy, “Faiz”, 12: 110.
12
Özsoy, “Faiz”, 12: 110; Orhan Çeker, Fıkıh Dersleri 1
(İstanbul: Seha Neşriyat, 1999), 142.
13
Ebu İshâk İbrahim b. Ali el- Fîrûzâbâdî Şîrâzî, el-
Mühezzeb fî fıkhi'l-İmâm eş-Şâfiî (Beyrut: Dâru’l-
kütübi’l-ilmiyye, ty.), 1: 270; Serahsî, el-Mebsût, 12: 127;
Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi, 7: 52; Ebû
Muhammed Abdullah b. Ahmed İbn
Kudâme, el- Muğnî (Beyrut: Dârü’l-fikr, 1984), 4: 133; Abdullah b.
Muhmûd b. Mevdûd el-Mevsılî, el-İhtiyâr li- ta’lîli’l-Muhtâr (Beyrut:
Dâru’l-marife, 1998), 2: 35; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 2: 444; Muhammed
b. Ahmed Desûkî, Hâşiyetü’d-Desûkî alâ Şerhi’l-Kebîr (Beyrut:
Dârü’l-fikr, ty.), 3:, 28.
14
Müslim, “Hac”, 147; Ebu Davud, “Büyü‘“, 5.
15
Buhârî, “Vasâyâ”, 23; Müslim, “Îmân”, 144.
"Altına karşılık altın, gümüşe karşılık
gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma,
tuza karşılık tuz; cinsi cinsine birbirine eşit ve peşin olarak satılır.
Malların sınıfları değişirse peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satın. Her
kim daha fazla verir veya alırsa muhakkak faiz uygulaması yapmıştır. Alanla
veren bu hususta eşittir."17
Kur’an’ın ve Sünnetin söz konusu bu naslarında
görüldüğü gibi İslam, faizi/ribâyı yasaklayarak haram kılmıştır. İslam’ın
yasaklayarak haram kıldığı faiz/ribâ ribe’l-fadl ve ribe’n-nesîe
olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır.18
Ribevi mallardan aynı cins iki malı peşin
olarak biri diğerinden fazla olması şartıyla değiştirmektir.19
Örneğin: 100 gr. altını 105 gr. altınla değiştirmek gibi...
Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi ribe’l-fadl,
peşin alışverişteki fazlalıktan ibaret olan faiz çeşididir ve daima aynı cins
malların birbiriyle mübadelesinde meydana gelmektedir.20
Vadeli muamelelerden ve borçlardan meydana
gelen bir faiz/ribâ çeşididir21 ki aynı cinsten ribevi malların
birbiri ile değişimi halinde mallardan birinin veresiye olması ile meydana
gelmektedir.22 Yani veresiye faizi, aynı cins iki malın ya da aynı
sınıfa dahil iki ayrı cins malın birbiriyle veresiye olarak değişiminde söz
konusu olmaktadır.23
Örneğin: 100 gr. altını veresiye 100 gr.
altınla değiştirmek gibi...
Örneğin: 100 gr. altını veresiye 200 gr.
gümüşle değiştirmek gibi...
Buna göre, bir muamelede faizin olabilmesi için
mübadele olması gerekir. Şayet muamelede bir mübadele yoksa faiz meydana
gelmez. Ayrıca taraflar arasında icab ve kabule dayalı bir akid olması gerekir.
Maaş promosyonunda bir mübadele söz konusu değildir. Ayrıca akdin geçerli
olabilmesi için de tarafların rızası lazımdır. Ancak promosyonda memur akdi
doğrudan kendisi yapamamaktadır. Memur akdi kendisi yapmadığından rızasından
ziyade seçilen bankayı kabul etme zorunluluğu vardır.
18
Muhammed b. İdrîs eş- Şâfiî, el- Ümm (Beyrut:
Dâru’l-marife, 1973), 3: 15; Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi, 7: 54-55; İbn Kudâme,
el- Muğnî, 4: 134; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 2: 444; İbn Âbidin, El-Hidâye,
7: 398399.
19
Kâsânî, Bedâi'u's-sanâi, 7: 54; Ebü’l-Hasen
Burhânüddin Ali b. Ebî Bekr Merğînânî, el-Hidâye Şerhu Bidâyeti'l- mübtedî
(Beyrut: y.y., ty.), III, 62-63; Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Kurtubî İbn
Rüşd, Bidayetu’l-müctehid ve nihayetu'l-muktesid (Beyrut:
Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 2007), 540-541; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 2:
444; İbn Âbidin, El-Hidâye, 7: 398; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 146.
20
Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi, 7: 52; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc,
2: 444; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 146.
21
Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi, 7: 55; Çeker, Fıkıh
Dersleri 1, 146.
22
Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi, 7: 55; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc,
2: 444; İbn Âbidin, El-Hidâye, 7: 399; Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk
Terimleri Sözlüğü (İstanbul: Rağbet Yayınları, 1998), 385.
23
Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi, 7: 55; İbn Âbidin, El-Hidâye,
7: 398-421; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 146.
Sözlükte “bağışlamak” ve “karşılıksız vermek”24
anlamına gelen hibe, ıstılahta, “şer’an kendisinden istifade edilebilen bir
şeyi, başkasına meccanen (karşılıksız) derhal temlik etmek”25
anlamına gelmektedir. Arapça’da hediyye, sadaka, atıyye, nihle, Türkçe’de de
bağış ve teberru gibi kelimeler hibe ile eş anlamda kullanılmaktadır.26
Hibe edene vâhib, hibe edilene mevhûbün leh, hibe konusu olan şeye de mevhûb
denilmektedir.27
Tanımdaki “meccanen” (karşılıksız) kaydı,
hibeyi bey’den ayırmak için getirilmiştir. Zira bey’, bir şeyi bedel
karşılığında temlik etmektir. “Derhal” kaydı ile de hibe, vasiyetten
ayrılmıştır. Çünkü vasiyet hemen değil ölümden sonra temliki ifade eder. Bunun
yanında “bir şeyin temliki” kaydıyla hibe, ariyet (iare, ödünç) ten
ayrılmıştır. Çünkü ariyet menfaatin temliki, hibe rakabe (çıplak mülkiyet) nin
temlikidir.28
Hibe, icab ve kabul ile mün’akid, kabz ile yani
teslim etmekle de tamam olur.29 Kendisine hibe edilen kişi
tarafından teslim alınmamış hibe hüküm ifade etmez.30 Hatta
kendisine hibe edilen kişi hibeyi teslim almadan vefat ederse hibe batıl olur.31
Çünkü hibe ancak kabz ile tamam olur ve mülkiyet ifade eder.32
Hibeyi yapan kişinin reşid olması şarttır.33
Fakat kendisine hibe edilen kimsenin hayatta olması yeterlidir. Kişi, zihinsel
özürlü, bunak olsa bile hayatta olması, kendisine hibe edilmesi için
yeterlidir. Bu bağlamda ölü ile cenine (anne
24
İbn Manzûr, Lisanu'l-Arab, “vhb” (Kahire:
Dâru’l-marife, ty.), 1: 803; Ali Bardakoğlu, “Hibe”, Türkiye Diyanet Vakfı
İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1998), 17: 421.
25
Şîrâzî, el- Mühezzeb, 1: 447; Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi,
8: 84; Merğînânî, el-Hidâye, 3: 218; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 3:
486; Zeynüddîn b. İbrâhîm İbn Nüceym, el-Bahru’r -râ’ik Şerhu
Kenzi’d-dekâ’ik (Kahire: Daru’l-marife, 1333), 7: 284; el-Fetâva'l-Hindiyye
(Beyrut: Dârü’l-fikr, 1991), 4: 374; Desûkî, Hâşiyetü’d-Desûkî, 4: 97;
İbn Âbidin, El-Hidâye, 8: 488; Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-ı İslamiyye
(İstanbul: Bilmen Yayınevi), 1968, 4: 223; Bardakoğlu, “Hibe”, 17: 421;
Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 241.
26
Bardakoğlu, “Hibe”, 17: 421.
27
Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye, 4: 223; Bardakoğlu, “Hibe”,
17: 421.
28
Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye, 4: 223; Bardakoğlu, “Hibe”,
17: 421-422; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 241-242.
29
Şîrâzî, el- Mühezzeb, 1: 447; Serahsî, el-Mebsût,
12: 68; Merğînânî, el-Hidâye, 3: 218; İbn Rüşd,
Bidayetu’l-müctehid, 710; Mevsılî, el-İhtiyâr, 3: 58; el-Fetâva’l-Hindiyye,
4: 374; İbn Âbidin, El-Hidâye, 8: 490-493; Mecelle, md. 837; Bilmen, Hukuk-ı
İslamiyye, 4: 225-226;
Abulkadir Şener, İslam
Hukukunda Hibe (Ankara: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları,
1984), 27; Bardakoğlu, “Hibe”, 17: 423; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 242.
30
Şîrâzî, el- Mühezzeb, 1: 447; Serahsî, el-Mebsût,
12: 68; Merğînânî, el-Hidâye, 3: 218; İbn Kudâme, el- Muğnî, 6:
273; Şener, İslam Hukukunda Hibe, 41; Çeker, Fıkıh Dersleri 1,
242.
31
Serahsî, el-Mebsût, 12: 68; İbn Kudâme, el- Muğnî,
6: 273; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 3: 493; Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye,
4: 228; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 242.
32
Şîrâzî, el- Mühezzeb, 1: 447; Serahsî, el-Mebsût,
12: 68; Merğînânî, el-Hidâye, 3: 218; İbn Rüşd, Bidayetu’l-müctehid,
710; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 3: 492; el-Fetâva’l-Hindiyye, 4:
374; İbn Âbidin, El- Hidâye, 8: 493; Mecelle, md. 57; Şener, İslam
Hukukunda Hibe, 41; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 242.
33
İbn Kudâme, el- Muğnî, 6: 292; İbn Nüceym, el-Bahru’r
-râ’ikŞerhu Kenzi’d-dekâ’ik, 7: 284; el-Fetâva’l- Hindiyye, 4: 374;
İbn Âbidin, El-Hidâye, 8: 489; Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye, 4: 235;
Bardakoğlu, “Hibe”, DİA, 17: 422; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 242.
karnındaki çocuk) hibe yapılamaz.34
Çünkü hibe hemen temliktir. Cenin ise, hemen temlik yapacak yani hibeyi kabul
edecek durumda değildir.35
Müslüman ve gayri Müslim arasında da hibe
caizdir. Ancak Müslüman haram bir şeyi hibe edemez ve haram olan bir şeyi de
kabul edemez. Çünkü haram bir şey Müslüman için mülk olamaz.36
Bundan dolayı müslüman haram bir şeyi hibe edemez ve kabul edemez.
Hanefi hukukçulara göre, kabzdan yani teslimden
önce hibe bir hüküm ifade etmediği için ondan rücu etmek caizdir.37
Ancak kabzdan sonra hibe eden kişi kendi başına hibesinden dönemez. Kabzdan
sonra ya kendisine hibe edilen kişinin rızasıyla, ya da hâkimin hükmüyle
hibeden dönebilir.38
Malikî, Şafiî, Hanbeli hukukçulara göre ise,
hibeden dönmek caiz değildir.39 Zira Hz. Peygamber, “Hibesinden
dönen kimse kustuğu şeyi geri yiyen köpek gibidir"40
buyurmaktadır. Ancak baba, çocuğuna bir şey hibe etmişse hibesinden dönebilir.41
Çünkü Hz. Peygamber, “Kişinin hibesinden dönmesi caiz değildir. Fakat
çocuğuna bir şey hibe eden baba bundan müstesnadır.’’42
buyurmuştur.
Hibede esas olan tanımda da geçtiği gibi
hibenin şartsız ve karşılıksız (bila ıvaz) olmasıdır. Ancak yapılan hibenin
karşılığında bir hibede bulunulmuşsa karşılıklı hibe (ıvazlı hibe) olur ki bu
hibe bey’ hükmünde olur.43 Maaş promosyonu bu yönü ile hibeye
benzemektedir.
4.
İslam Hukukçuları’nın
Maaş Promosyonu ile İlgili Görüşleri
Maaş promosyonu, güncel bir mesele olduğu için
klasik fıkıh eserlerimizde hakkında bir bilgi bulanmamaktadır. Aynı şekilde
önceki İslam hukukçuları da konuya temas etmemiştir. Günümüz konusu ve problemi
olduğu için maaş promosyonu ile ilgili şu ana kadar İslam hukukçuları
tarafından detaylı bir çalışma da yapılmamıştır. Fakat günümüz fıkıhçıları maaş
promosyonu konusunu ele almış ve hükmü ile ilgili birtakım görüşler öne
sürmüşlerdir. Bu görüşler şunlardır:
34
Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye, 4: 238; Şener, İslam
Hukukunda Hibe, 32-36; Bardakoğlu, “Hibe", 17: 422; Çeker, Fıkıh
Dersleri 1, 242.
35
Şener, İslam Hukukunda Hibe, 94; Çeker, Fıkıh
Dersleri 1, 242.
36
Sahnûn b. Abdisselam b. Sa’îd, el-Müdevvennetü’l-kübrâ
(Kahire: Dâru’l-hadis, 2005), 6: 129; Serahsî, el-Mebsût, 12: 92; el-Fetâva’l-Hindiyye,
4: 405; İbn Âbidin, El-Hidâye, 8: 509; Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye,
4: 231; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 243.
37
el-Fetâva’l-Hindiyye, 4:
385; Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye, 4: 262; Şener, İslam Hukukunda Hibe,
102; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 243; Ayhan Hıra, “Klasik Fıkıh
Kaynaklarında Hibeden Dönme Meselesine İlişkin Temel Yaklaşımlar", The
Journal of Academic Social Science Studies (JASSS) 58 (2017): 243.
38
Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi, 8: 135; Merğînânî, el-Hidâye,
3: 223; Mevsılî, el-İhtiyâr, 3: 64; el-Fetâva’l- Hindiyye, 4:
391.
39
Sahnûn, el-Müdevvennetü'l-kübrâ, 6: 145; Şîrâzî, el-
Mühezzeb, 1: 447; İbn Kudâme, el- Muğnî, 6: 327; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc,
3: 495.
40
Buhârî, “Hibe'", 6; Müslim, “Hibât'", 7-8.
41
Sahnûn, el-Müdevvennetü’l-kübrâ, 6: 145; Şîrâzî, el-
Mühezzeb, 1: 447; İbn Kudâme, el- Muğnî, 6: 305; İbn Rüşd, Bidayetu’l-müctehid,
713; Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 3: 495.
43
Serahsî, el-Mebsût, 12: 92; Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi,
8: 95; Merğînânî, el-Hidâye, 3: 224; Mevsılî, el- İhtiyâr, 3: 64;
Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 3: 500; el-Fetâva'l-Hindiyye, 4: 394;
Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye, 4: 241; Şener, İslam Hukukunda Hibe,
23; Bardakoğlu, “Hibe", 17: 422; Çeker, Fıkıh Dersleri 1, 243.
Hayrettin Karaman ve Faruk Beşer bu görüştedir.
Karaman’a göre; faizcilik yaparak para kazanan bankalara mecbur olmadıkça para
yatırmak caiz değildir. Çünkü bu bankalar, mesela maaşlar kendilerine
yatırıldığında, para orada kaldığı sürece, o parayla faizcilik yapar ve bundan
para kazanırlar. Bankaların promosyon adıyla verdikleri de faiz gelirinin küçük
bir kısmıdır.44 Karaman konuyu şöyle izah etmektedir: “Bilindiği
gibi İslam faizin azını ve çoğunu ve faizli işlem ve akitleri haram kılmıştır.
Bir grup memurun veya çalışanın maaşları faizci bir bankaya yatırıldığı zaman
bu banka o parayı -çekilmediği sürece- sisteme sokmakta ve faizli işlemler
yaparak para kazanmaktadır. Kazanılan faiz gelirinin bir kısmı bankaya
kalmakta, bir kısmını da banka kurumlara ve memurlara vermektedir.”45
Karaman, maaşlar faizle iş yapan bankalardan
alındığı takdirde iki sakınca meydana geleceğini söyler:
1.
Kişi
parasıyla bankaya faizcilik yapma imkanı vermiş olur.
2.
Kişi
gelirinin büyük bir bölümü faizden olan bir kurumdan hediye kabul etmiş olur.
Bundan dolayı mümkünse maaşlar faizli işlem
yapmayan katılım bankalarına yatırılmalı, böyle bir durum mümkün değilse maaş
promosyonu alınmalı ama kişi yoksul değilse yoksullara verilmelidir.46
Hayrettin Karaman’a göre, banka faizle iş yapan
kurumdur, faiz ve faizli akitler de İslam hukukunda yasaklanmıştır. Onun için
maaş promosyonunu mümkünse bu bankalara değil katılım bankalarına yatırmak
gerekir.47
Ülkemizin bir başka İslam hukukçusu Faruk Beşer
de bu konuda Hayrettin Karaman gibi düşünmekte ve maaş promosyonlarını faiz
olarak değerlendirmektedir. Beşer’e göre, banka kendisine yatırılan maaşları
faizde ve faizli işlemlerde değerlendirip para kazanmaktadır. Faizden kazandığı
bu paranın bir kısmını maaş promosyonu olarak maaş sahiplerine vermektedir. Bu
da faizli bir işlemdir. Faiz haram, faizden gelen de haramdır. Onun için bu
para faizin sarf edildiği yerlere sarf edilmelidir.48
Maaş
promosyonu hususunda banka ile memur arasında bir sözleşme ya da anlaşma olmadığından
maaş promosyonları maaşı alan kişi için faiz değil caizdir.
44
Hayrettin Karaman, “Bankaların Promosyonu”, erişim: 10 Eylül
2018, http://www.hayrettinkaraman. net/makale/0260.htm.
45
Karaman, “Bankaların Verdiği Promosyon”.
46
Karaman, “Bankaların Verdiği Promosyon”.
47
Karaman, “Bankaların Verdiği Promosyon”.
48
Faruk Beşer, “Kredi Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî
Durumuna İlişkin Değerlendirmeler”, Güncel Dini Meseleler İstişare
Toplantısı-III Afyonkarahisar 2010 (Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı
Yayınları, 2013), 89.
Çünkü
var olan sözleşme veya anlaşma banka ile kurum arasında olduğundan faiz bunlar
arasında olmuş olur. Abdülaziz Bayındır bu görüştedir.49
Bayındır’a
göre, memur ve işçi için maaş promosyonu ödemesi işleminde parayı bankaya
önceden yatırarak borç veren ve o borçtan faiz geliri elde eden devlettir. Elde
edilen gelirin maaş sahiplerine verilmesini de devlet istemektedir. Promosyon
anlaşmasını devlet yaptığından ve maaş alan kişinin bir seçim hakkı
olmadığından promosyon alan kişinin bir sorumluluğu da yoktur. Anlaşmayı yapan
devlet olduğundan sorumluluk ve faiz devlet açısından olur. Ancak maaş alan
kimsenin bunda bir günahı olmaz.50 Ancak Bayındır, memur ile
emeklinin promosyon durumunu farklı değerlendirmektedir. Bayındır’a göre
emekliler, kendileri bankaya gidip anlaşmayı yaptıkları için onların aldığı
promosyon caiz değil faizdir. Çünkü emekli banka ile anlaşma imzalamakla faizle
çalışan bankayı güçlendirmekte ve faizin yayılmasına yardımcı olmaktadır.51
4.3.
Maaş Promosyonu
Hediyedir
Orhan
Çeker, maaş promosyonunu hediye yani hibe olarak kabul etmektedir. Çeker bu
hususta özetle şunu söylemektedir: Maaş promosyonlarının faizle bir ilgisi
yoktur. Çünkü faiz olması için muamelede mübadele olması gerekir. Mübadele
olmayan muamelelerde faiz cereyan etmez. Ayrıca taraflar arasında icab ve
kabule dayalı bir akdin olması gerekir. Akid de rızaya dayanır. Maaş
promosyonunda memurun rızası sorulmamaktadır. Memur anlaşma yapılan bankadan
maaşını çekmeye mecbur bırakılmaktadır. Bundan dolayı maaş promosyonunun faizle
bir ilgisi yoktur. Maaş promosyonu faiz değil, bankanın hediyesidir. Bankanın
hediyesi konusunda da hibe hükümleri geçerlidir. Şayet bankanın gelirinin
%50’sinden fazlası haramdan geliyorsa bankanın hediyesi kabul edilmez. Ancak
bankanın gelirinin %50’sinden fazlası helalden geliyorsa bankanın hediyesi
kabul edilir.52
Çeker, promosyon konusunda bankayı da özel ve
devlet bankası şeklinde ayırmaktadır. Şayet promosyonu veren banka özel ise ve
gelirinin %50’sinden fazlası da haramsa verdikleri maaş promosyonu da haramdır.
Onun için özel bankanın verdiği maaş promosyonlarını hayır yollarına harcamamak
şartı ile kamuya veya yenmeyen, giyilmeyen yerlere harcanmalıdır. Fakat maaşı ve
promosyonu veren banka kamu bankası ise bunu devletin memuruna verdiği bir
ikramiye veya zam gibi değerlendirmek gerekir. Aynı şekilde özel firmanın kendi
49
Abdülaziz Bayındır, “Bankaların Maaşlarımız Karşılığında
Verdiği Promosyon Helal Midir?” erişim: 10
Eylül 2018, http://www.fetva.net/yazili-fetvalar/bankalarin-maaslarimiz-karsiliginda-verdigi-
promosyon-helal-midir.html.
50
Bayındır, “Bankaların Maaşlarımız Karşılığında Verdiği
Promosyon Helal Midir?”.
51
Abdülaziz Bayındır, “Bankaların Emeklilere Verdiği Promosyon
Parası Helal Midir?” erişim: 25 Eylül
2018, http://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bankalarin-emeklilere-verdigi-promosyon-parasi-
helal-mi.html.
52
Çeker, Fetvalarım 1, 239-240.
çalışanına kendi bankası kanalıyla verdiği
promosyon da maaşa zam gibi kabul edilir.53
4.4.
Maaş Promosyonunda
Faiz Şüphesi Vardır
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek
Kurulu maaş promosyonunda faiz şüphesi olduğu kanaatindedir. Kurul, konu ile
ilgili olarak verdiği fetvada şöyle demektedir:
“Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar, ücret
ve maaşlarını anlaşmalı herhangi bir bankadan alabilirler. Bankaların, bu
hizmetleri yürütme konusunda kurum ve kuruluşlarca kendilerinin tercih edilmesi
karşılığında, gerek kurum ve kuruluşlara, gerekse çalışanlarına vermiş
oldukları promosyonlar, işleyiş bakımından faize tam olarak benzememekte ise de
şüpheden de tümüyle uzak değildir. Bu itibarla, ihtiyacı olmayan kimselerin,
aldıkları promosyonları, fakirlere veya hayır kurumlarına vermeleri uygun
olur.”54
Buna göre, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri
Yüksek Kurulu, maaş promosyonunda faiz şüphesi olduğundan hareketle ihtiyacı
olmayan kişilerin şüpheli şeylerden de sakınma adına promosyonu ihtiyaç
sahiplerine vermesini karara bağlamıştır.
5.
Maaş Promosyonu ile
İlgili Görüşlerin Değerlendirilmesi
Yukarıda da geçtiği gibi İslam hukukçuları
güncel bir mesele olan maaş promosyonunun hükmü ile ilgili olarak farklı
düşünmektedir. Promosyona faiz diyen olduğu gibi caiz diyen de söz konusudur.
Bunun yanında İslam hukukçularının promosyonun hükmü ile ilgili farklı görüşleri
olmakla birlikte promosyonun bankaya bırakılmaması gerektiği hususunda hem
fikirdirler. Şimdi İslam hukukçularının görüşlerini irdeleyelim:
5.1.
Promosyon Faizdir
Görüşünün Değerlendirilmesi
Bu görüşte olan İslam hukukçularına göre,
faizle iş yaparak para kazanan bankalar kendilerine yatırılan maaşları faizde
değerlendirerek para kazanmaktadır. Faizden elde ettikleri gelirin bir kısmını
memur, işçi ve emeklilere promosyon olarak vermektedir. Promosyon faizden
geldiği için faizdir. Bundan dolayı onu ihtiyaç sahiplerine vermek gerekir.
Bankaların gelirinin çoğunun faizden olduğu
doğrudur. Aynı şekilde bankalar sistemlerine giren paraları farklı alanlarda
değerlendirdikleri bu alanlardan biri de faiz olduğu malumdur. Ancak şu var ki
memur, işçi, emekli maaşlarını belli bir zamanda hak ediyor ve ancak o zamanda
parasın alabiliyor. Örneğin memur maaşını ayın on beşinde almayı hak ediyor.
Ancak memurun çalıştığı kurum yapılan maaş promosyonu anlaşması gereği en az 2
iş gününden önce bu maaşı bankaya yatırmak zorundadır. Fakat maaş gününden 2
gün önce
54
Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı-III, Afyonkarahisar 2010, 90.
bankaya yatırılmakla birlikte memur bu maaşı on
beşinden önce alamamaktadır. Maaş günü gelene kadar bu para devletin parasıdır
ve bankada emanettir. Memur istese de bu parayı günü gelmeden bankadan çekemez.
Aynı şekilde memurun burada maaşı ile veya yatırılan banka ile ilgili bir seçim
hakkı da yoktur. Böyle bir tasarrufu veya seçimi olmadığı için memur için aynı
şekilde işçi için faizden söz etmek mümkün değildir. Ayrıca maaş promosyonu
yukarıda da izah edilen faizin şartlarını taşımamaktadır. Çünkü faiz olması
için Orhan Çeker’in de dediği gibi muamelede mübadele olması gerekir.55
Mübadele olmayan muamelelerde faiz cereyan etmez. Maaş promosyonunda bunların
hiçbiri bulunmamaktadır. Onun için maaş promosyonu faizdir diyemeyiz.
Bunun yanında bankaya yatırılan maaş paraları
ayın on beşine kadar devletindir ve bankada emanettir. Promosyon anlaşması da
bu paranın bankada 2 iş günü kadar bırakılması için yapılmaktadır. Ancak
promosyon anlaşması bu para için yapılmakla birlikte paranın sahibi olan devlet
bu para için bankadan bir karşılık ya da hediye istememekte ve almamaktadır. Bu
da “menfaat celbeden her karz (ödünç) faizdir" kaidesine
girmemektedir. Çünkü bu para bankaya karz (ödünç) değil emanet olarak
verilmektedir. Ayrıca paranın sahibi olan devlet bu paraya karşı bankadan bir
kazanç elde etmemektedir. Memur ya da işçi de maaş günü gelmeden bankadaki bu
parayı hak etmediğinden ve de alamadığından dahası bu parayı maaş gününden önce
kendisi bankaya yatırmadığından onunla ilgili olarak da bir karz menfaat durumu
söz konusu değildir.
Buna göre, devlet maaş gününden önce yatırdığı
paraya karşılık bankadan bir menfaat elde etse devlet için bir faizden söz
edebiliriz. Aynı şekilde banka ile kişi arasında maaşın çekilmesi ile ilgili
bir anlaşma olursa ve bu anlaşmada banka, kişiye maaşını ayın on beşinde
öğleden sonra çekersen şu kadar artı para veririm, aynı gün mesai bitmeden ya
da ertesi gün çekersen şu kadar artı para veririm şeklinde bir seçenek sunsa ve
maaş bankada kaldıkça bu artı para artırılıyorsa o zaman memur için faizden söz
edebiliriz. Çünkü maaş bankada bekletildikçe ona karşılık fazladan bir para
alınmaktadır. Bu da faiz olmaktadır.
Bununla birlikte memurun, işçinin her ne kadar
bir seçim hakkı olmasa da promosyon anlaşması kendileri ile ilgili bir anlaşma
olduğundan ve yapılan bu anlaşma gelirinin çoğu faizden olan bir kurum ile
yapıldığından faiz şüphesi söz konusu olabilmektedir. Bundan dolayı şüpheli
şeylerden kaçınmak esastır hadisine56 ve de kaidesine binaen
promosyona faiz şüphesi ile bakılabilir. Bu bağlamda maaş promosyonu faiz
şartlarını tam anlamı ile taşımadığından memur için doğrudan faizdir diyemeyiz.
Ancak faiz şüphesinden de hali değildir.
Hayrettin Karaman’ın maaşlar faizle iş yapan
bankalardan alındığı takdirde, bankaya faizcilik yapma imkanı verilmiş olur ve
kişi gelirinin çoğu faizden olan bir kurumdan hediye kabul etmiş olur tespitini
de yerinde ve doğru buluyoruz. Zira faizle çalışan banka ile yapılan anlaşmalar
o kurumun daha da güçlenmesine ve haramın yayılmasına sebebiyet vermiş olur. Bu
da “İyilik ve takva üzerinde
55
Çeker, Fetvalarım 1, 239-240.
56
Buhârî, “İman”, 39; Müslim, “Müsakat”, 107.
yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde
yardımlaşmayın.’’57 ilahi
emrine aykırı bir durumdur. Faize destek vermemek ve faizle çalışan kurumları
güçlendirmemek adına maaşları faizsiz bankalara veya PTT’ye yatırmak daha doğru
ve yerinde olur kanaatindeyiz. Zira bu kurumlar, İslam’ın yasakladığı faizle iş
yapmamaktadır.
5.2.
Promosyon Caizdir
Görüşünün Değerlendirilmesi
Abdülaziz
Bayındır’a göre, memur veya işçi ile ilgili promosyon anlaşması kurum ile banka
arasında yapıldığından faiz kurum ve banka arasında cereyan eder. Ancak memur
veya işçi için faiz söz konusu değildir. Çünkü onların seçim hakkı yoktur.58
Maaş
promosyonu anlaşması, kurum ve banka arasında yapıldığından yapılan anlaşmada
kişinin bir seçim hakkı olmadığı doğrudur. Aynı şekilde yukarıda izah ettiğimiz
gibi maaş promosyonu faizin şartlarını da taşımadığı da doğrudur. Bununla
birlikte memurun her ne kadar bir seçim hakkı olmasa da yapılan anlaşma kendi
maaşı ile ilgili olduğundan ve yapılan bu anlaşma da gelirinin çoğu faizden
olan bir kurum ile yapıldığından dolaylı yoldan da olsa kendisini de
ilgilendirmektedir. Kaldı ki kurum maaş sahibi adına bu sözleşmeyi yapmaktadır.
Aynı şekilde maaş sahibi promosyonla ilgili bir sözleşme yapmadığı gibi maaşı
ile ilgili de banka ile bir sözleşme yapmamaktadır. Ayrıca bankaya yatırılan
para ayın on beşine kadar onun değildir. Para ayın on beşine kadar onun
olmamasına rağmen banka kendisine artı bir ödemede bulunmaktadır. Bu artı para
yani promosyon faiz şartlarını taşımıyor ama faizin şartlarını taşımasa da
gönül huzuru ile caizdir demek mümkün değildir. Çünkü faiz şüphesi söz
konusudur. Faizde de şüphe hakikat makamındadır.59
Bayındır, emeklilerin promosyonunu memur ve
işçilerden farklı değerlendirmekte ve emekliler promosyon anlaşmasını kendileri
imzaladıkları için maaş promosyonunu almaları caiz değildir, faizdir
demektedir.
Emeklilerin, bir anlaşma yaptıkları doğrudur.
Ancak emekliler, Sosyal Güvenlik Kurumunun kendileri ile ilgili bankalarla
yaptığı anlaşmadan sonra bir anlaşma yapabilmektedir. Halihazırda Sosyal
Güvenlik Kurumu 14 banka ve PTT ile emeklilerin maaş promosyonu için bir
anlaşma imzalamıştır. Emekli de maaşını almak için bu kurumlardan birisini
tercih etmektedir. Dolayısıyla emekli anlaşmayı kendisi yapmıyor, onun adına
Sosyal Güvenlik Kurumu yapıyor. Bu anlaşma gereği emekli de anlaşma yapılan
özel, kamu, katılım bankalarından birini veya PTT’yi tercih ediyor. Yani
aslında emekli de direk kendisi bu anlaşmayı yapmıyor, memur ve işçi gibi
sözleşme yapılan kurumlardan birini tercih ediyor. Ancak emeklinin durumu memur
ve işçilerden biraz daha avantajlıdır. Zira memur ve işçinin kurumu sadece bir
kurumla anlaşma yapmaktadır. Bu anlaşma kanuni bir zorunlulukla en çok
promosyon verenle yapılmak zorundadır. Faizle çalışan bankalar daha fazla
promosyon verdiği için kurumlar tarafından tercih
58
Bayındır, "Bankaların Maaşlarımız Karşılığında Verdiği
Promosyon Helal Midir?”.
59
Merğînânî, el-Hidâye, 3: 63; Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâi,
7: 95; İbn Nüceym, el-Bahru’r-râ’ik, 6: 139.
edilmektedir. Memurların ve işçilerin,
kuramlarının anlaşma imzaladığı faizle çalışan bankadan maaş ve promosyonlarını
almak dışında bir seçim hakları kalmamaktadır. Ancak emeklinin bu 14 banka
içerisinde faizle iş yapmayan katılım bankalarını ve yine faizle iş yapmayan
PTT’yi de tercih etme imkanı ve hakkı bulunmaktadır.
Bu bağlamda daha önce de ifade ettiğimiz gibi
promosyonda faizin şartları oluşmadığı için promosyona faizdir diyemeyiz. Ancak
faiz şüphesinden de hali değildir. Bundan dolayı emekliler, maaş promosyonunda
faizsiz katılım bankalarını ve PTT’yi tercih etme imkanına sahip oldukları için
faizle çalışan bankaları tercih etmeleri uygun değildir.
5.3.
Promosyon Hediyedir
Görüşünün Değerlendirilmesi
Orhan Çeker, maaş promosyonunu kişi ve banka
arasında mübadele ve icap kabule dayalı bir akid olmadığından faiz değil
bankanın kişiye verdiği bir hediye olarak değerlendirmektedir. Çeker’e göre,
bankanın hediyesi konusunda da hibe hükümleri geçerlidir. Buna göre, bankanın
gelirinin %50’sinden fazlası helal yoldan geliyorsa hediyesi alınabilir. Ancak
bankanın gelirinin %50’sinden fazlası haramdan geliyorsa hediyesi kabul
edilmez. Çeker’in bu görüşü “itibar, ğalib-i şayiadır, nadire değil’’60
(itibar, galib ve yaygın olanadır, nadir olana değil.) "el- hükmü
li'l-ekser”61 (hüküm çoğunluğa göre verilir.) ilkelerine
dayanmaktadır.
Banka, genel olarak faizle iş yapmakla birlikte
faize dayanmayan kazançları da bulunmaktadır. Banka, hem faizli hem faizsiz
kazanç elde ettiğinden verdiği promosyonu veya bir başka ifade ile hediyeyi bu
ilkenin içerisinde değerlendirmek yerinde olur. Her ne kadar kazancının çoğu haramdan
olan kişinin malını almak, yemek caizdir62 fıkhi bir görüş varsa da
bankanın verdiği promosyon konusunda “itibar, ğalib-i şayiadır, nadire
değil’’63, “el-hükmü li’l-ekser"64 ilkesini esas
almak daha doğru olur kanaatindeyiz.
Maaş promosyonu konusunda Çeker’in bu görüşüne
katılmakla birlikte kamu ve özel şeklinde bankayı ayırmasını doğru
bulmamaktayız. Zira kamu bankasının kamu personeline verdiği maaş promosyonu
ikramiye veya zam değildir. Aynı şekilde eğer zam ya da ikramiye olarak kabul
edeceksek kamu bankaları personele promosyon olarak farklı rakamlar
verebilmektedir. Bu durumda bu ikramiye ve zam hususunda bir mağduriyet söz
konusu olacaktır. Çünkü aynı iş ve pozisyonda olan ama farklı şehirlerde görev
yapan veya personel olarak sayıca daha az olan kamu personeli sayıca daha çok
olan diğer
61
Şîrâzî, el- Mühezzeb, 2: 30; Remlî, Şemsüddîn Muhammed
b. Ahmed, Nihâyetü'l- muhtâc ilâ Şerhi'l- Minhâc (Beyrut: Dâru’l-fikr,
1984), 6: 174; Mansûr b. Yûnus b. Salâhiddîn Buhûtî, Keşşâfü'l-kınâ'
(Beyrut: Dârü’l-fikr, 1982), 2: 184; Damad, Şeyhîzâde Abdurrahman, Mecmu'
u'l-enhur fî Şerhi Mülteka'l-ebhur (Beyrut: Darü’l-kütübi’l-ilmiyye, 1998),
3: 167; Ali b. Ahmed Adevî, Hâşiyetü'l- AdevîalâKifâyeti't-tâlibi'r-rabbânî
(Beyrut: Dârü’l-fikr, 1982), 1: 598.
62
Remlî, Nihâyetü’l- muhtâc ilâ Şerhi’l-Minhâc, 6: 174.
64
Şîrâzî, el- Mühezzeb, 2: 30; Remlî, Nihâyetü'l-
muhtâc ilâ Şerhi'l-Minhâc, 6: 174; Buhûtî, Keşşâfü'l-kınâ',
2: 184; Adevî, Hâşiyetü'l-Adevî,
1: 598.
personellerden daha az promosyon
alabilmektedir. Bu da zammın ve ikramiyenin aynı iş ve unvanda olanlara eşit
dağıtılmamasına sebebiyet verir. Aynı durum özel sektör için de söz konusudur.
Bunun yanında her ne kadar biri kamu diğeri
özel olsa da her iki bankanın yaptığı iş ve gelir genel olarak aynıdır ve
kazançlarının yüzde ellisinden fazlası faizden oluşmaktadır. Bu anlamda
aralarında bir fark söz konusu değildir. Dolayısıyla bu ayrım doğru değildir.
Böyle bir ayrımı kabul etmek İslam’ın yasaklayıp haram kıldığını devlet eli ile
çiğnemek olur. Ayrıca başka yasak ve haramların da işlenmesine yol açılmış olur
ki bu da sedd-i zerâi’65 ilkesine aykırı olur.
5.4.
Promosyonda Faiz
Şüphesi Vardır Görüşünün Değerlendirilmesi
Diyanet
İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu gerekçesini açıklamamakla birlikte
maaş promosyonunda faiz şüphesi olduğunu karara bağlamıştır. Kurul, maaş
promosyonunda faiz şüphesi vardır kararının gerekçesini açıklamadığından
Kurulun gerekçesini yorumlamamız mümkün değildir. Ancak bizim kanaatimiz
promosyon, faizin şartlarını taşımadığından, kişinin bir seçim hakkı
olmadığından, promosyon anlaşması gelirinin çoğu faizden olan bir kurum ile
yapıldığından faiz şüphesi söz konusudur. Buna göre, promosyonda faizin
şartları bulunmasa da sofraya gelebilecek helallikte de değildir. Bundan dolayı
şüpheli şeylerden kaçınmak ve tedbirli olmak esastır hadisine66 ve
de kaidesine göre promosyona faiz şüphesi ile bakılabilir.
Bunun yanında Hz. Peygamberin “şüpheli
şeylerden sakınan dinini ve ırzını korumuş olur"67 hadisine
binaen kişinin ihtiyacı varsa (zaruri ihtiyacı) kendisinin kullanması, böyle
bir ihtiyacı yoksa promosyonu ihtiyaç sahiplerine vermesi daha uygun olur
kanaatindeyiz. Ancak bu parayı bankaya bırakmak uygun değildir. Çünkü alma
hakkı verilmiş parayı faizli bankaya bırakmak faize yardım etmek manasına gelir
ki bu da “günahta ve düşmanlıkta yardımlaşmayın."68 ayetine
aykırıdır.
Maaş promosyonu ile ilgili sonuç olarak şunu da
söyleyebiliriz ki; memur, işçi ve emeklilere kanuni düzenleme ile tanınan
promosyon hakkı yerinde bir karardır. Ancak maaşlar genel olarak faiz ile
çalışan bankalardan alındığı için en azından bir faiz şüphesi söz konusudur.
Maaş promosyonu hususunda faiz ya da faiz şüphesinden sakınma adına kurumlar
ehven-i şer babından faizle çalışmayan katılım bankalarını veya PTTyi tercih
etmelidir. Ya da yapılacak kanuni düzenleme ile kişiye kamu, özel, katılım
bankası ya da PTT’yi tercih etme hakkı tanınmalıdır.
65
Kendi başına mubah olan bir fiilin şer’an sakıncalı bir
sonuca götüreceğinden emin olunması veya bunun kuvvetle muhtemel bulunması
sebebiyle yasaklanmasıdır. (bk, Zeydan, Abdulkerim. el-Medhal
li-diraseti'ş-şeriati'l-İslamiyye. Beyrut: Müessesetü’r-risale, 1999. 171;
Dönmez, İbrahim Kâfi. “sedd-i zerâi". Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 36:227. İstanbul: TDV Yayınları, 2009; Köse, Saffet. İslâm
Hukukuna Giriş. Hikmetevi İstanbul: Yayınları, 2013, 132.
66
Buhârî, “İman", 39; Müslim, “Müsakat”, 107.
Emeklilerin çalışanlardan farklı olarak Sosyal
Güvenlik Kurumunun yaptığı promosyon anlaşmasında aralarında gelirleri faize
dayanmayan PTT ve katılım bankaları da bulunduğundan ve bu kurumları tercih
etme imkanları olduğundan faizli bankaları tercih etmeleri İslam fıkhı
açısından uygun değildir.
Günümüzün
finansal kurumlarından biri olan bankaların verdiği hizmetlerden birisi de
memur, işçi ve emeklilerin hak ettikleri maaşı ödemektir. Banka, bu maaşın
kendisine yatırılması karşılığında memur, işçi ve emeklilere promosyon
vermektedir. Ancak bankanın gelirinin çoğu faize dayandığı için maaş promosyonu
İslam hukukçuları tarafından tartışılmış ve hükmü açısından farklı
değerlendirilmiştir. İslam hukukçuları, promosyonu hüküm olarak faiz, caiz,
hediye, faiz şüphesi var şeklinde yorumlamışlardır.
Promosyonla
ilgili görüşleri irdelediğimizde şunu gördük ki, bütün görüş sahiplerinin
kendilerine göre delil ve gerekçeleri bulunmaktadır. Biz de bu görüşleri tespit
edip değerlendirmeye çalıştık. Bu delilleri ve gerekçeleri dikkate aldığımızda
“promosyonda faiz şüphesi vardır” görüşünün daha isabetli ve tercihe şayan
olduğunu müşahede ettik ki biz de bu kanaatteyiz. Bunun yanında promosyonu
bankanın hediyesi olarak gören görüş de diğer iki görüşe göre daha tutarlı
görünmektedir.
Bu
görüşlerden de hareketle, kişinin çok ciddi temel ve zaruri bir ihtiyacı varsa
fetva anlamında promosyonu kendisi için kullanabilir. Fakat şüpheden kurtulma
ya da haram yememek adına promosyon parasını çok zaruri ve temel bir ihtiyaç
yoksa ihtiyaç sahiplerine vermesi daha uygundur.
Kanuni
düzenlemeden dolayı memur ve işçi, maaşlarının yatırılması için banka seçme
inisiyatifine sahip değillerdir. Bundan dolayı kurumları onların adına en
yüksek promosyonu veren kurumla anlaşma imzalamak zorundadır. Bu anlaşma da en
fazla promosyon veren faizle çalışan bankalarla yapılmaktadır. Bu da
helal-haram ya da faizden kaçınma hassasiyeti olan kişiler için bir problem
olmaktadır. Bundan dolayı çalışanların maaş promosyonu için bir kanuni
düzenleme yapılmalı ve emeklilerde olduğu gibi çalışanlara da katılım
banlarından ve PTT’den maaşlarını alma hakkı tanınmalıdır. Bunun için
çalışanların kurumları, Sosyal Güvenlik Kurumunun emekliler adına yaptığı
anlaşma gibi bir anlaşma yapmalı çalışan da bu anlaşmadan sonra istediği
bankadan veya PTT’den maaşını ve promosyonu alabilmelidir.
Emekliler,
yapılan protokol gereği maaşlarını almak için katılım bankalarını ve PTT’yi de
tercih edebilmektedir. Böyle bir tercih imkanları olduğu için emeklilerin
katılım bankalarını veya PTT’yi tercih etmeleri yerinde ve doğru olur. Ancak
emeklilerin faizle iş yapan bankları tercih etmeleri uygun değildir.
Adevî, Ali b. Ahmed.
Hâşiyetü'l-AdevfalâKifâyeti't-tâlibi'r-rabbânf, Beyrut. Dârü’l-fikr, 1982.
Bardakoğlu, Ali, “Hibe”, Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 17: 421-426. İstanbul: TDV Yayınları
1989.
Bayındır, Abdülaziz.
“Bankaların Maaşlarımız Karşılığında Verdiği Promosyon Helal Midir?”. Erişim:
10 Eylül 2018. http://www.fetva.net/yazili-fetvalar/bankalarin-maaslarimiz-karsiliginda-verdigi-
promosyon-helal-midir.html.
Bayındır, Abdülaziz.
“Bankaların Emeklilere Verdiği Promosyon Parası Helal Midir?”. Erişim 25 Eylül
2018.
http://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/bankalarin-emeklilere-verdigi-promosyon-
parasi-helal-mi.html.
Bayındır, Servet. “Kredi
Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî Durumuna İlişkin Değerlendirmeler”. Güncel
Dini Meseleler İstişare Toplantısı-III Afyonkarahisar 2010. 41-66. Ankara:
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2013.
Beşer, Faruk. “Kredi
Piyasalarındaki Bazı Uygulamaların Fıkhî Durumuna İlişkin Değerlendirmeler”. Güncel
Dini Meseleler İstişare Toplantısı-III Afyonkarahisar 2010. 89. Ankara: Diyanet
İşleri Başkanlığı Yayınları, 2013.
Bilmen, Ömer Nasuhi. Hukuk-ı
İslâmiyye ve Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu. İstanbul: Bilmen Yayınevi, 1968.
Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed
b. İsmail. el-Câmi'u's-sahîh. Beyrut: Dâru İbn Kesir, 1987.
Buhûtî, Mansûr b. Yûnus b.
Salâhiddîn. Keşşâfü'l-kınâ'. Beyrut: Dârü’l-fikr, 1982.
Çeker, Orhan. Fetvalarım 1.
Konya: Damla Ofset, 2014.
Çeker, Orhan. Fıkıh
Dersleri 1. İstanbul: Seha Neşriyat, 1999.
Damad, Şeyhîzâde Abdurrahman. Mecma'
u'l-enhur fî Şerhi Mülteka'l-ebhur. Beyrut: Darü’l-kütübi’l- ilmiyye, 1998.
Desûkî, Muhammed b. Ahmed. Hâşiyetü’d-Desûkî
alâ Şerhi’l-Kebîr. Beyrut: Dârü’l-fikr ty. el-Fetâva’l-Hindiyye.
Beyrut: Dârü’l-fikr, 1991.
Dönmez, İbrahim Kâfi. “Sedd-i
Zerâi”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 36: 277-282.
İstanbul: TDV Yayınları, 2009.
Elmas, Ömer. “Bankacılık Kanunu Açısından Bağış ve Yardımlar ile
Promosyonlara İlişkin
Değerlendirme”. Bankacılar
Dergisi 63 (2007): 40-50.
Erdoğan, Mehmet. Fıkıh ve
Hukuk Terimleri Sözlüğü. Rağbet Yayınları, İstanbul 1998.
Halil, b. Ahmed. Kitâbu'l-'ayn.
Beyrut: Dâr ve Mektebetu’l-hilâl, ty.
Hıra, Ayhan. “Klasik Fıkıh
Kaynaklarında Hibeden Dönme Meselesine İlişkin Temel Yaklaşımlar”. The
Journal of AcademicSocialScience Studies (JASSS) 58 (2017): 237-250.
İbn Âbidin, Muhammed Emin
Alauddin. Reddü'l-muhtârale'd-Dürri'l-muhtâr. Beyrut: Darü’l-kütübi’l-
ilmiyye, 2003.
İbn Kudâme, Ebû Muhammed
Abdullah b. Ahmed. el- Muğnî. Beyrut: Dârü’l-fikr, 1984.
İbn Manzûr, Ebü’l-Fazl
Muhammed b. Mukerrem. Lisânü'l-'Arab. Beyrut: Dâr-u sadr, 1990.
İbn Nüceym, Zeynüddîn b.
İbrâhîm. el-Bahru'r -râ'ikŞerhu Kenzi'd-dekâ'ik. Kahire: Darü’l-marife,
1333.
İbn Rüşd, Muhammed b. Ahmed b.
Muhammed el-Kurtubî. Bidayetu'l-müctehid ve nihayetu'l-muktesid. Beyrut:
Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 2007.
Karaman, Hayrettin, “Bankaların Promosyonu”. Erişim: 10 Eylül 2018.
http://www.hayrettinkaraman.net/makale/0260.htm.
Karaman, Hayrettin,”, Bankaların Verdiği Promosyon”. Erişim: 10 Eylül 2018.
http://www.hayrettinkaraman.net/makale/0263.htm.
Kâsânî, Aluüddin Ebû Bekir b.
Mes’ûd el-Hanefi. Bedâi'u's-sanâi' fî tertîbi'ş-şerâ'i'. Beyrut: Dâru’l-
kütübi’l-’ilmiyye, 2003.
Mecelle-i Ahkam-ı Adliye. İstanbul
1329.
Merğînânî,
Ebü’l-Hasen Burhânüddin Ali b. Ebî Bekr. el-Hidâye Şerhu Bidâyeti'l-
mübtedî, Beyrut: y.y., ty. Mevsılî, Abdullah b. Muhmûd b. Mevdûd. el-İhtiyârli-
ta'lîli'l-Muhtâr. Beyrut: Dâru’l-marife, 1998.
Müslim, Ebü’l-Hüseyn
el-Kuşeyrî. el-Câmi'u's-sahîh. Nşr. M. Fuad Abdulbaki. Beyrut: Daru
Ihyau’t- Turasi’l-Arabi, 1966.
Özsoy, İsmail. “Faiz”. Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 12: 110-126. İstanbul: TDV Yayınları,
1995.
Remlî, Şemsüddîn Muhammed b.
Ahmed. Nihâyetü'l- muhtâc ilâ Şerhi'l-Minhâc. Beyrut: Dârü’l-fikr, 1984.
Sahnûn b. Abdisselam b. Sa’îd.
el-Müdevvennetü'l-kübrâ. Kahire: Dârü’l-hadis, 2005.
Serahsî, Şemsü’l-Eimme Ebu
Bekr Muhammed b. Ahmed. el-Mebsût. Beyrut: Darü’l-kütübi’l-ilmiyye,
2001.
Şâfiî,
Ebû Abdillah Muhammed b. İdrîs. el- Ümm. Beyrut: Dâru’l-marife, 1973.
Şener,
Abulkadir. İslam Hukukunda Hibe. Ankara: Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Yayınları, 1984.
Şîrâzî, Ebu İshâk İbrahim b.
Ali el- Fîrûzâbâdî. el- Mühezzeb fî fıkhi'l-İmâm eş- Şâfiî. Beyrut:
Dâru’l- kütübi’l-ilmiyye, ty.
Şirbînî,
Şemsüddin el-Hatib Muhammed b. Ahmed el-Kahiri. Muğnî’l-muhtâc. Kahire:
Dârulhadis, 2006.
Tarhan, Gülnihal. Bankacılık
Hizmetlerinde Promosyon Uygulamaları ve Muhasebesi. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
Üniversitesi, 2010.
Türk Dil Kurumu. “Promosyon”.
Erişim: 10 Eylül 2018. www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&
arama=gts&guid=TDK.GTY.5b466f806e1657.62500114
Yazıcı,
Mehmet. Bankacılığa Giriş. İstanbul: Beta Basım Yayım, 2015.
Zeydan, Abdulkerim. el-Medhal
li-diraseti'ş-şeriati'l-İslamiyye. Beyrut: Müessesetü’r-risale, 1999.
« Prev Post
Next Post »