Print Friendly and PDF

Translate

Yaşamın kıyısında "Yalnız Sen"

|

 




Her  yerde Sen,

Eskimesin hatıratın diye,

Kapağı açılıp yazılmamış bir okul defterinde,

Bazen yerinde duramayan bir bebeğin,

Çakmak çakmak gülümseyen gözlerinde,

Bazen de unutulmamış sevdaları anlatan şiirlerde.

Çıkmaz bir sokakta,

Işığı büyürken  Sarı lambaların,

Kaderimin kitabını okuyorum,

Sebebini bir türlü çözemediğim

Her yırtık sayfada isim isim Sen.

 

Ah! Geçmek bilmeyen zaman,

Nasıl da akıyor mahzun gözlerinden,

Geceler uzun, ben yorgun,

Yaşamın kıyısında yalnızım,

Karanlığa saplanan aynadaki,

Boncuk boncuk gözlerimde Sen.

 

Nakış nakış dokunmuş,

Beyaz üzerine altın sarısı ipekten güneş,

Ortasında yola çıkmış Mavi gemi desenli,

İlmek ilmek kilimlerde Sen,

İrkiliyor ateşten yüreğim,

Yüreğimi ikiye bölüp gemilere yüklüyorum.

Hani  beni de Sensiz bırakmasınlar diye.

Belki de Kaf Dağı’na götürürler bizi,

Zümrüdü Anka olur,

Sonsuzluğa ereriz.

 

Bak! Fırtına olmuşsun,

Soğuktan çatlıyor dudakların,

Davetsiz bir martı ile sana günaydın diyen,

Yanıbaşında durmuş deniz fenerinde Sen.

Donmuş  toprağı sevindiren Nisan yağmurlarında,

Ya da Ağustos sıcaklarında,

Aşktan kırmızıya boyanmış çehrelerde Sen.

Bazen yüreğini avucunda taşıyan bir çocuğun sesinde,

Bazen de boş bir nota kağıdına,

Yazılmış ya da yazılmamış olan,

Gönül teli tüm bestelerde Sen.

 

Ne de güzeldi masallarımız!

Hızlı hızlı yol alırken,

Kanadı yaralı bir Kanarya’nın kaybolduğu,

Ölüler ormanında çilek yer,

Sonra da çölün ateşinde kavrulurduk,

Gece tek tek yıldızları sayıp,

Mavi gökyüzünden düşenleri toplardık.

Hani serseri Baykuş varya,

Bir bir incilerini topluyor,

Beyaz gelinciklerden,

Ağzına kuş kafesi kurup kalbini koymak için.

Sonra da tek tek yaprak oluyorsun,

Papatyadan, Gülden, Menekşeden,

Ve bildiğin tüm çiçeklerden,

Havaya savuruyor kokunu rüzgar,

Yudum yudum, içim içim,

Her nefeste Sen.

 

Karanlık bir avlunun çıkışında,

Yol yol Arnavut  kaldırımları,

Üzerime  çökmüş  sevdanın yükü,

Başım öne  eğilmiş  yürüyorum.

Gözümün takıldığı kaldırımın her karesinde Sen,

Kapılarında kağıttan kuşların beklediği,

Mavi panjurlu bir evin ışığı düşüyor üzerime,

Birden deniz oluyor can özüm,

Dalga dalga gölgelerde Sen.

 

Yine İlkbahar  konmuş saçlarına,

Kurutulmuş Portakal çiçeğinden saçların,

Yüreğimde demleniyor,

Bir yudum çayımda şekerim Sen

Bazen hiç bir zaman uyumak istemediğim,

‘Ne olur ! Sabahlar olmasın’ dediğim,

Issızlığın  yazılarla buluştuğu gecelerde,

Bazen de kaybetmekten korkup sakladığım,

Resmini duvarlarına tırnaklarımla kazıdığım,

İçimdeki karanlık dehlizlerde Sen.

 

Aşk-ı ikrar eden,

Biçare dilimin dokunduğu her kelimede,

Gönlü baki kalacak gönül çerçevemde,

Utangaç gözleri ufka uzanan,

Tarifi imkansız Mavi düşlerde, 

Yalnız Sen…




Özledim seni, düştüm yollara

Açtım gönlümü rüzgarına

Bir hayaldi sanki, bir macera

Yıkıldım, kelimeler paramparça

Yandım, yandım

Yandım, yandım ah ki ne yandım!

Bana yeniden şarkılar söyleten kadın

Baka baka doyamadım, hem kokladım da

Sarhoşluğu geçmedi hala

İçimde sevdan

Hala hoş bir havan var

Ne güzel adın

Bir çizik attın gönlüme, kanattın

Yandım, yandım

Yandım, yandım ah ki ne yandım!

Bana yeniden şarkılar söyleten kadın

Baka baka doyamadım, hem kokladım da

Sarhoşluğu geçmedi hala

İçimde sevdan

Seni görebildiğim yer rüyalar artık

Deli diyorlar bana

Ah bu ayrılık



Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar